Çukurhan Köyü ve Çukurhan Şelalesi

Resmi Değiştir (2 Adet)

Çukurhan Köyü Boyabat’a yaklaşık 35 km uzaklıkta. Dodurga ve Çeşnigir köylerinden geçerek gidiliyor. Köyün tam yedi mahallesi var. En aşağıda olan mahalle Çeşnigir ile Dodurga köyleri arasında kalan bir tepe üzerine kurulmuş ve adını da bu tepeden almış. “Kızıl Tepe”. İkincisi Çeşnigir’in biraz kuzeyinde olan “Ova” mahallesi. Ova mahallesi yoldan biraz içerde ve yukarda. Yol ayrımından biraz daha gidince birkaç hanelik bir yerleşim yerini görüyoruz. Buraya “Edil Bey” diyorlar. Niye böyle dendiğini daha önce Vasfi Kösebey’den dinlemiştim.

Resmi Değiştir (4 Adet)

Zamanın birinde Sinop taraflarından üç bey buraya gelirler. Niye geldikleri bilinmiyor. Belki vergi vermekten bezdiklerinden belki başka bir nedenden buralara gelirler.Kim bilir belki de sürgün gelmişlerdir. İçlerinden Hasan Bey Çukuran Köyüne yerleşir. Adil bey işte birkaç hanelik bu yerleşim yerine oturur. Üçüncü bey olan Kösebey’de Çeşnigir köyünün aşağısında olan bu gün ev kalıntıları hala duran Karaköy denen yere yerleşir. Daha sonra Kösebey Nefsi Çeşnigir de denen mahalleye yerleşir. İşte Adil beyin yerleştiği mahallenin adı da zaman içinde “Edil Bey” olur.

Edil beyi de geçince ta uzaktan seçilen iki kaya kütlesine iyice yaklaşmış oluyoruz. Sağ tarafta kalan kayalıklara “Akkaya” diyorlar. Soldaki kayalığa ise sadece “Kepez” diyorlar. Kepezin anlamını araştırdım. TDK sözlüğüne göre “yüksek tepe, dağ, dağların oyuk ve kuytu yerleri, gelin başlığı, tavuk veya kuşların ibikleri veya sorguçları anlamlarına geliyormuş. Türkiye’de 28 yerde kepez adı taşıyan yer var. Bu kayalık hariç.

Resmi Değiştir (5 Adet)

Kepez ve Akkaya arasından geçiyoruz. Çukurhan çayı derin bir vadiden akıyor. Köye varıyoruz. Köyde yağmur duası var Cami yanında hazırlıklar yapılıyor. Niyetimiz daha önce gidip de görmeden döndüğümüz meşhur şelaleyi görmek ve resimlerini çekmek. Bize en kolay ulaşımın Aydınlı mahallesinden olduğunu söylüyorlar. Bulunduğumuz mahalle merkez mahalle. Esas Çukurhan. Karşıda tepede “Demirayak” mahallesi var. Çayın karşı yakasında Kepez denen kayanın kuzey yamacında ormanın eteğindeki mahalle “Aydınlı” mahallesi. Birde yukarıda Çukurhan Kalesi denen kayanın altında kurulmuş olan “Sökü” mahallesi var. En son olarak da bir de “Çukurhan Yaylası” var ama çok daha yukarıda ve bulunduğumuz yerden görmek mümkün değil.

Resmi Değiştir (2 Adet)

Bu köye niye “Çukurhan” adı verilmiş? Köyde okulun bulunduğu kısım en çukur yer. Buralardan bir han kalıntısı olduğunu kimse bilmiyor. Çok eski çağlardan beri burasının bir yol güzergahı olduğu yazılıyor. İç kesimi sahile bağlayan yollardan birinin buradan geçtiğini biliyoruz. Hatırlayan olmasa da böyle bir yolda yolcuların konaklayacakları hanlarda olmalıdır. Belki de dikkatli bir göz bu hanın kalıntılarını bulacaktır.

Biz Aydınlı mahallesine çıkıyoruz. Muhtar Tahsin Köstek bu mahallede oturuyor. Muhtar bizi karşılıyor, çaya davet ediyor. Niyetimizin meşhur şelaleyi görmek olduğunu sonrada yağmur duasına yetişmek istediğimizi söylüyoruz. Yanımıza bir delikanlı veriyor. Beklemeden yola çıkıyoruz. Köyden çıkınca heyelanın yamru yumru yaptığı bir araziden geçiyoruz. Durup etrafa bakıyoruz. Burası adeta bir çanak gibi yuvarlak bir arazi. Ortadan bir çay geçiyor. Ortada merkez mahalle, etrafta yamaçlarda diğer üç mahalle yerleşmiş. Tepelere doğru baktığımızda bir köpek balığı dişi gibi sivri yükselen gösterişli kayalıklar var.

Resmi Değiştir (4 Adet)

Biraz ileride yolumuz ağaçlıklara arasında devam ediyor. Düz, gölgeli ve rahat bir patika. Bu yolda saatlerce yürünse insan yorulmaz. Ama biz “Soğuk Su” denen bir pınarda mola veriyoruz. Su içip dinleniyoruz. Sonrada dik bir yamaçtan inmeye başlıyoruz. Biraz kayarak biraz inerek Çukurhan çayının yatağına kadar iniyoruz. Uzun bir yürüyüşe hazırlanırken şelaleyi birden karşımızda görüyoruz.

Şelalenin suyu bir hayli azalmış. Üstteki şelale 15-20 metre yukarıdan aşağıya dökülüyor. Sonra da küçük bir çağlayanla aşağı dökülüyor. İki çağlayan arasında adeta bir banyo küveti gibi bir havuz oluşmuş.

Resmi Değiştir (5 Adet)

Yukarı çıkıp etrafı inceliyoruz. Şelalenin üst tarafındaki kayayı binlerce yıldır akan su bir oluk şeklinde oymuş. Suyun döküldüğü yerde çok güzel bir havuz oluşmuş. Çok derin olduğu görülüyor. Bu doğal havuz insanda suya girme arzusu uyandırıyor ama mayosuz geldiğimiz için ve kısıtlı zamandan dolayı suya giremiyoruz. Bu doğal havuzu çevreleyen kayalar sanki kağıt tomarı gibi bükülmüş bir görünümde.

Fotoğraflarımızı çektikten sonra oradan ayrılıyoruz. Ve yolculuğumuzun en zor kısmına geliyoruz. İnerken bile zorluk çektiğimiz dik yamaç önümüze duvar gibi çıkıyor. Yaşı ve kilosu az olanların kolayca çıktıkları bu yamaç bizi perişan ediyor. Gene Soğuk Suda mola verip terle kaybettiğimiz suyu aldıktan sonra yola çıkıyoruz. Düze çıkınca bizi geride bırakanları yakalıyoruz. Hızlı bir yürüyüşle Aydınlı’ya varıyoruz. Oradan da duanın yapılacağı merkez mahalleye varıyoruz. Dua yapılmış, yemekler yenilmiş gelenler dağılmaya başlamış. Bize de cami avlusunda keşkek, pilav ve etten oluşan geleneksel yemek çıkarılıyor. Yemeği yedikten sonra camiyi gezip fotoğraflarını çekiyoruz. İlginç ayrıntılar görüyoruz. Caminin dış kapısının yanında bir çitlenbik ağacı koca bir kayayı parçalamış.

Resmi Değiştir (2 Adet)

İkram edilen çayı içerken Muhtar Tahsin Köstek’e Çukurhan kalesi denen yerdeki dehlizi ve “Göğe Çıkan Merdivenleri” gördüğümüzü anlatıyoruz. Muhtar bize köydeki söylentiye göre bu

dehlizin yerin altından birkaç kilometre devam ettiğini ve çayın altından geçerek Kepez kayasının altından bir mağaraya ulaştığını söylüyor. Bir gün bu mağara ağzını aramak için sözleşiyoruz. Bilindiği gibi Boyabat’ın altından geçen ve Çırabozan’a bağlanan bir dehliz efsanesi vardır. Böyle dehlizlerin bulunması çok büyük olaylardır. Tanıtım bakımından da çok faydalı olurlar.

Resmi Değiştir (9 Adet)

Gittiğimiz yerlerde daha önce fark edilmemiş şeyleri gördük. Kimi yerlerde mişli muşlu anlatılan yerlerin ilk fotoğraflarını biz çektik. Kim bilir belki de buraları bulmak ve duyurmak da bize kısmet olur. Gerçi buraları ilk biz gördük iddiasını ileri süremeyiz. Çünkü gittiğimiz her yere bizden önce defineci esnafı gelmiş, gerekli çalışmaları yapmış ve gitmişler. Definecilerden daha önce hiçbir yere ayak basamadığımızı itiraf ediyoruz. Bizim iddiamız ilk fotoğraflarını bizim çektiğimiz iddiası. O kadar.

Resmi Değiştir (3 Adet)

Bizim gurur payımız da ancak bu kadar.

Son olarak bu yazı ile anlattığımız şelale görmeye değer bir güzellik. Suyun azalmış olmasına karşılık çok güzel görüntüler yakaladık. Bunlardan bir kaçını da sizlere sunacağız. Yazın gelirseniz mayolu gelin suya girersiniz. Sonbaharda gelirseniz sararan ve kızaran ağaç yaprakları çok güzel manzaralar yaratır ve güzel fotoğraflar çekersiniz. Ben kişisel olarak buraya bir defa sonbahar bir defada baharda suyun çok olduğu zaman gelmeyi düşünüyorum. Dünyada insanlar çok basit şeyleri görmek için binlerce kilometre uzaktan geliyorlar. Memleketimizin bu güzel şelalesi Boyabat’a sadece 35 kilometre kadar. Yol da pek fena değil. Ben eli ayağı tutanların burayı görmesini öneririm. Gidemezseniz ne gam. Çekeceğimiz yeni resimleri de bizim site de yayınlayacağız, görür de gitmiş gibi olursunuz. Ama görmek başka.

Bizden söylemesi.

kolaz gezisi için tıklayın